Lüksün Yeni Sembolü: Gurme Tereyağı Trendi Yükselişte

Artık lüks deyince akla sadece tasarım çantalar, pırlantalar ya da şampanya gelmiyor. ABD’de son dönemde bambaşka bir ürün sessiz sedasız “lüks” kategorisine terfi etti: tereyağı. Özellikle Vermont merkezli Animal Farm Creamery’nin kült statüsüne ulaşan tereyağı, her satışa çıktığında dakikalar içinde tükeniyor. Üstelik fiyatı da dudak uçuklatıyor: kilosu yaklaşık 1300 TL’ye denk gelen bu tereyağı, sıradan bir market ürününden neredeyse 15 kat daha pahalı.

Amerikalı tüketiciler, son yıllarda “süper premium” tereyağlara giderek daha fazla ilgi gösteriyor. Yüksek enflasyon ve artan yaşam maliyetlerine rağmen, insanlar damak zevki söz konusu olduğunda kısma yapmıyor. Özellikle Avrupa tarzı, daha yüksek yağ oranına (yüzde 82 ve üzeri) sahip tereyağları büyük talep görüyor. California ve Vermont gibi bölgelerde küçük üreticiler, geleneksel yöntemlerle, sınırlı sayıda tereyağı üretmeye devam ediyor. Chez Panisse’nin efsane şefi Alice Waters’ın talebiyle üretilen yüksek yağlı tereyağlar bile hâlâ aynı nostaljik makinelerde yapılıyor.

Pandemi döneminde evde pişirme ve fırınlama alışkanlıklarının artması, tereyağını yeniden gastronominin yıldızı hâline getirdi. Sosyal medyada viral olan “butter board” (tereyağı tahtası) trendi, bu klasik malzemeyi yeniden sahneye taşıdı. Şimdi ise tereyağı, sade içeriğiyle – sadece krema ve tuz – ultra işlenmiş gıdalara karşı bir tepkinin sembolü olarak öne çıkıyor. ABD’deki zincir marketler bile artık raflarının ön sıralarına Fransız, Danimarka ve yerel premium tereyağlarını yerleştiriyor.

Uzmanlara göre, bu tereyağlar sadece lezzet değil, aynı zamanda bir deneyim sunuyor. Bir gurmenin sözleriyle: “Dünyada her şey yanıyor olabilir ama elimizde hâlâ tereyağı ve peynir var.” Görünüşe göre tereyağı artık sadece kahvaltı sofralarının değil, modern lüksün de bir parçası.